Herpes Simpleks Virüsü, yani HSV, dünyada çok yaygın görülen bir virüstür. HSV’nin iki ana tipi bulunmaktadır: HSV Tip 1 ve HSV Tip 2. Farklı tipler vücudun farklı noktalarında tutulum gösterir. Örneğin HSV Tip 1 genellikle ağız çevresinde uçuklar ile kendini gösterirken, HSV Tip 2 daha çok genital bölgede uçuklarla ortaya çıkar. Ancak her iki tipte de hem ağız hem de genital bölgede belirtiler gözlemlenebilir.
HSV genellikle tekrarlayan bir hastalıktır. Hatta bazı kişilerde hiçbir belirti göstermeden de varlığını sürdürebilir. HSV vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine yerleşir ve ortaya çıkmak için gereken doğru an gelene kadar sessizce bekler. Bu “doğru an” genellikle kişinin vücut direnci düştüğünde ortaya çıkar. Kişi stres altındaysa, ateşi çıktıysa, bağışıklık sistemi zayıfladıysa veya çok yorgun olduğu dönemlerde virüs tekrar ortaya çıkar. Virüsün tekrar ortaya çıkmasıyla vücudunuzda uçuklar gözlemleyebilirsiniz.
Evet, HSV son derece bulaşıcı bir virüstür.
HSV en çok içi su solu kabarcıkların ya da yaraların aktif olduğu dönemlerde bulaşır. Ciltteki bu tür uçklardan virüs kolayca başka bir kişiye geçebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki virüs hiçbir belirti gösterilmeyen zamanlarda da diğer kişilere bulaşabilir. Buna “sessiz bulaş” da denir. Yani kişi uçuk çıkarmasa dahi virüs başkasına geçebilir.
Tüm bu nedenlerden dolayı:
HSV genellikle cilt temasıyla bulaşır. Cilt teması, cinsel ilişki (vajinal, oral) şeklinde olabilir. Cinsel ilişki sırasında partnerinizin uçukları aktif durumdaysa, yani uçukları kabarcık ve yaralar şeklindeyse, size HSV bulaşma riski yüksektir.
Peki hiçbir şikayeti olmayan ama virüsü taşıyan kişiler de HSV bulaştırabilir mi? Evet, partnerinizin aktif uçuğu olmasa dahi HSV bulaşı mümkündür. Hiçbir şikayeti olmayan taşıyıcı hastalar genellikle virüsü başkalarına fark etmeden bulaştırırlar.
HSV şu yollar ile bulaşabilir:
Prezervatif kullanmak bulaşma riskini azaltsa da, virüs prezervatifin kaplamadığı bölgelerde de var olabilceği için bulaşı kesinlikle önleyeceğini söyleyemeyiz.
Herpes virüsü herkeste aynı belirtiler ile ortaya çıkmaz. Bazı kişiler hiçbir belirti göstermeden hayatlarına devam ederken bazıları çok şiddetli şikayetler hissedebilir. İlk kez geçirilen HSV enfeksiyonu daha şiddetli geçer.
En sık görülen belirtiler ise şu şekildedir:
İlk enfeksiyon sonrasında HSV vücutta kalmaya devam eder. Tekrarlayan ataklar genellikle daha hafif olur ve kısa sürede iyileşir.
HSV’yi anlamanın en kolay yolu ise ciltte oluşan belirtileri fark etmektir. Genital bölge, anüs çevresi, ağız veya boğazınızda içi su dolu kabarcıklar ve ağrılı yaralar varsa doktorunuza danışmalısınız. Bazı kişilerde belirtiler çok hafif olabilir, bu durumda tanı doktor muayenesi, PCR testi, viral kültür veya kan testleri ile konulur. Belirti göstermeyen kişilerden de HSV bulaşabilir. Bu nedenle şüphe varsa test yaptırmak önemlidir.
HSV, tipine bağlı olarak vücudun farklı bölgelerinde çıkabilir:
Uçuklar genellikle önce kaşıntı, yanma ya da kızarıklık olarak başlar. Ardından su dolu kabarcıklar oluşur, bu kabarcıklar patladığında yaraya dönüşerek ağrıya neden olabilir.
Evet, HSV hem ağrıya hem de kaşıntıya neden olabilir.
En sık görülen şikayetler ise şu şekildedir:
İlk enfeksiyonda bu belirtiler daha net görülürken sonraki ataklarda belirtilerin şiddeti azalabilir.
HSV çoğu insanda ciddi sağlık problemleri oluşturmaz. Bağışıklık sistemi güçlü bireylerde enfeksiyon genellikle hafif seyreder ve belirtiler (ör. uçuklar) zamanla iyileşir.
Ancak bazı durumlarda dikkatli olmak da önemlidir:
Nadir de olsa HSV beyin iltihabına (ensefalit) yol açabilir. Bu nedenle HSV’yi hafife almamalısınız ve düzenli olarak doktor kontrolüne gitmelisiniz.
HSV vücuttan tamamen atılamaz. Günğmğzde HSV’nin kesin bir tedavi veya koruyucu aşısı da bulunmamaktadır. Fakat bu durum, hastalıkla yaşamanın zor olacağı anlamına da gelmez. Doktorunuzun size uygun hazırlayacağı tedavi planı ile virüs kontrol altına alınabilir ve belirtiler büüyk ölçüde hafifletilebilir.
HSV tedavisinde en çok antiviraller kullanılır. Ayrıca yaraların temiz ve kuru tutulması ve stresten korunmak da yardımcı olacaktır.
Herkesin vücudu farklıdır. Bu nedenle genel geçer bir HSV tedavisi yoktur, doktorunuz sizin için en uygun tedaviyi hazırlayacaktır.
Vücudunuzda benzer belirtiler yaşıyorsanız veya sık sık uçuk çıkıyorsa doktorunuza veya eczacınıza danışmanız en doğru karar olacaktır.
Standart tedavilere ek olarak Glisirhizinik Asit gibi antiviral etkili etken maddeler içeren topikal jel ve spreyler HSV’nin semptomlarının azaltılmasında ve tedaviyi destekleyici olarak kullanılabilir.
Glisirhizinik Asit, Meyan bitkisinin kökünden genellikle su ile ekstrakte edilerek elde edilen doğal bir etken maddedir. Araştırmalar, özellikle bağışıklık sistemi düşük hastalarda Glisihizinik Asit’in HSV tedavisinde oldukça faydalı olabileceğini göstermiştir. Glisirhizinik Asit’in bağışıklık sistemi destekleyici ve güçlendirici ve virüsün çoğalmasını durdurucu etkileri sayesinde Glisirhizinik Asit, Genital Herpes’in tedavisine doğal ve etkili bir destek olarak karşımıza çıkmaktadır.*
Tedavi amaçlı kullanım için mutlaka doktor ve eczacınıza danışmanız gerektiğini unutmayın.
Zuo, J., Meng, T., Wang, Y., & Tang, W.
Eğer genital bölgenizde, ağız çevrenizde veya anüs bölgenizde uçuk, yara veya kabarcıklar gibi belirtiler fark ettiyseniz, zaman kaybetmeden hekiminize başvurmalısınız.
Hekiminiz HSV’nin tanı ve tedavisi için sizlere özel bir plan çıkaracaktır.
Enfeksiyon hastalıkları uzmanları da genital herpes konusunda destek verebilir.
Evet, HSV hamilelikte bebeği etkileyebilir. Özellikle anne ilk defa HSV enfeksiyonu geçiriyorsa, yani vücudu henüz virüse karşı koruyucu antikor geliştirmemişse, HSV’nin bebeğe eçme riski daha yüksektir.
Bulaşma en çok doğum sırasında olur. Eğer anne doğum anında genital uçuğa sahipse, bebek doğum kanalından geçerken virüse temas edebilir. İşte bu nedenle aktif herpes lezyonu olan annelerde doktorlar sezaryen doğum tercih edebilir.
Nadiren de olsa bebek anne karnındayken HSV ile enfekte olabilir. Bu durumda bebekte ortaya çıkabilecek sonuçlar şu şekildedir: