Image
29 Eylül, 2025

Egzama ve Sedef Arasındaki Farklar Nelerdir?

Egzama ve sedef hastalığı nedir?

Egzama (Atopik Dermatit)

Egzama, bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılığı ve deri bariyerinin genetik olarak zayıflaması sonucu ortaya çıkan kronik, kaşıntılı bir cilt hastalığıdır. Egzamanın ana mekanizması, cilt bariyerinin bütünlüğünün bozulmasıdır. Sağlıklı bir cilt bariyeri, dış etkenlere karşı bir duvar görevi görürken, egzama hastalarında bu duvar zayıftır. Bu zayıflık nedeniyle alerjenler, tahriş edici maddeler ve mikroplar kolayca cilde nüfuz eder ve bağışıklık sistemi bu duruma aşırı tepki vererek iltihaplanmaya yol açar. Bu durum, ciltte yoğun kaşıntılı, kuru ve kırmızı bölgelerin oluşmasına neden olur. Egzama hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Sedef hastalığı (Psoriasis)

Sedef hastalığı, bağışıklık sisteminin hatalı çalışarak kendi deri hücrelerini hedef almasıyla ortaya çıkan kronik ve iltihabi bir cilt rahatsızlığıdır. Normal şartlarda cilt hücrelerinin olgunlaşıp yenilenmesi yaklaşık 28 gün alırken, sedef hastalığında bu süreç birkaç gün gibi çok daha kısa bir sürede tamamlanır. Hızla çoğalan bu hücreler, cilt yüzeyinde gümüş renginde, kalın pullarla kaplı, kabarık ve kırmızı plaklar oluşturur. Sedef hastalığı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Egzama ve sedef arasındaki farklar nelerdir?

Egzama ve sedef hastalığı, kaşıntı ve kızarıklık gibi ortak belirtiler gösterebilir; ancak ikisini ayıran belirgin farklılıklar vardır. Egzama genellikle bebeklik ya da çocukluk çağında ortaya çıkar ve en baskın belirtisi şiddetli kaşıntıdır. Egzamaya bağlı kaşıntı, kimi zaman kişinin uykusunu engelleyecek kadar şiddetli olabilir. Sedef hastalığı ise genellikle erişkin dönemde, özellikle 20–40 yaş aralığında ortaya çıkar. Kaşıntı görülebilir, ancak egzamadaki kadar baskın ve şiddetli değildir. Kaşıntı hakkında detaylı bilgiye bu yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Lezyonlar: Egzamaya bağlı cilt lezyonları çoğunlukla düzensiz görünümde, kuru ve pullu olup sınırları belirgin değildir. Yoğun kaşıntı sonucunda kabuklanma ya da sıvı sızıntısı gelişebilir. Sedef hastalığında ise lezyonlar belirgin şekilde farklıdır; ciltte kalınlaşmış, kabarık ve keskin sınırlı plaklar oluşur. En belirgin özelliği, üzerini kaplayan gümüş rengi, parlak pullardır. Bu pullar kazındığında kanama noktacıkları ortaya çıkabilir.

Yerleşim alanları: Egzama lezyonları, dirseklerin iç kısmında, dizlerin arkasında, boyunda ve el bilekleri gibi bölgelerde daha sık görülür. Sedef hastalığı ise tipik olarak dirseklerin ve dizlerin dış yüzeyinde, saçlı deride ve sırtın alt kısmında yerleşir. Ayrıca Sedef hastalarında tırnaklarda çukurlaşma ve sarımsı renk değişimleri de görülebilir.

Patofizyoloji (Hastalık mekanizması): Hastalıkların işleyiş mekanizmasına bakıldığında her ikisi de bağışıklık sistemiyle bağlantılıdır; ancak ortaya çıkış nedenleri birbirinden farklıdır. Egzama, deri bariyerinin genetik olarak zayıflaması ve alerjenler gibi çevresel etkenlere karşı gelişen aşırı bir bağışıklık tepkisi sonucunda ortaya çıkar. Sedef hastalığında bağışıklık sistemi yanlışlıkla deri hücrelerini hedef alır ve bu durum otoimmün bir tepki olarak ortaya çıkar. Hücrelerin olağan yenilenme süreci bozulur, normalden yaklaşık on kat daha hızlı çoğalmaları sonucu ciltte karakteristik plaklar oluşur.

Egzama ya da sedef hastalığı bulaşıcı mıdır?

Egzama da sedef hastalığı da bulaşıcı değildir.

Egzama: Bir enfeksiyon hastalığı değildir. Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerle ilişkilidir. Egzama lezyonlarına dokunmak veya hasta bir kişiyle temas kurmak hastalığın size geçmesine neden olmaz.

Atopik dermatit
Atopik dermatit

Sedef hastalığı: Sedef, otoimmün bir hastalık olduğu için kişiden kişiye fiziksel temasla veya başka yollarla bulaşmaz. Lezyonların görünümü bazen yanlış anlaşılmaya yol açsa da, sedefli birine dokunmak herhangi bir risk taşımaz.

Psoriasis
Psoriasis

Egzama ve sedef nasıl teşhis edilir?

Egzama ve sedefin birbirine benzeyen belirtileri nedeniyle doğru teşhis, uzmanlık gerektirir. Dermatolog, tanıya ilk olarak hastanın şikâyetlerini dinleyerek ve aile öyküsünü sorgulayarak başlar. Daha sonra fiziksel muayene ile ciltteki lezyonların bulunduğu bölgeleri, görünümünü ve karakteristik özelliklerini detaylı şekilde değerlendirir. Gerekli durumlarda kesin teşhis için biyopsi yapılabilir. Biyopsi, ciltten küçük bir doku örneği alınıp mikroskop altında incelenmesidir. Patologlar, uygulanan bu yöntem sayesinde egzama ile sedef hastalığının hücresel düzeydeki farklılıklarını net biçimde ayırt edebilir.

Tedavi ve yaşam tarzı düzenlemeleri

Her iki hastalık da kronik olup, tamamen iyileşme sağlamak yerine belirtileri kontrol altına almayı hedefler. Tedavi planı, hastalığın şiddetine, tipine ve hastanın genel sağlık durumuna göre kişiye özel olarak belirlenir.

Egzama tedavi ve bakımı: Egzamanın tedavi ve bakımında temel amaç, cilt bariyerini onarmak ve güçlendirmektir. Bu, nemlendiricilerin sık ve düzenli kullanımıyla sağlanır. Alevlenme dönemlerinde iltihabı ve kaşıntıyı baskılamak için topikal kortikosteroidler kullanılır. Şiddetli vakalarda ise oral steroidler, immünsüpresif ilaçlar veya biyolojik ajanlar kullanılabilir.

Sedef hastalığı tedavi ve bakımı: Hafif ve orta şiddetli sedefte topikal ilaçlar (kortikosteroidler, D vitamini analogları, retinoidler) ilk basamak tedavidir. Orta ve şiddetli vakalarda ise daha ileri tedavi yöntemleri uygulanır. Tedavi seçenekleri arasında, cildin ultraviyole ışınlarıyla kontrollü şekilde ışınlanarak bağışıklık tepkilerinin baskılandığı fototerapi, bağışıklık sistemini genel olarak zayıflatan sistemik ilaçlar ve yalnızca belirli molekülleri hedef alan yeni nesil biyolojik tedaviler bulunmaktadır.

Psikososyal etkiler ve günlük yaşamda kontrol

Kronik bir cilt hastalığına sahip olmak, sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da kişiyi yıpratır. Her iki durumda da hastalar, görünür lezyonlar nedeniyle sosyal utanç, anksiyete, depresyon ve özgüven kaybı yaşayabilir. Bu nedenle tedavi sürecinde psikolojik destek almak da önemlidir.

Günlük yaşam için ipuçları:

Stres yönetimi

Hem sedef hem de egzama için en önemli tetikleyicilerden biri strestir. Meditasyon, yoga, düzenli egzersiz ve yeterli uyku stresi azaltmaya yardımcı olabilir.

Giysi seçimi 

Giysi tercihlerinde pamuklu ve yumuşak dokulu kumaşların kullanılması, ciltte tahriş riskini azaltır. Sentetik ya da yünlü kıyafetlerden uzak durmak da hassas cildin korunmasına yardımcı olur.

Banyo alışkanlıkları

Ilık suyla kısa süreli banyolar tercih edilmeli, pH değeri cilde uygun temizleyiciler kullanılmalıdır. Banyodan hemen sonra cilt nazikçe kurulanmalı ve nemlendirici uygulanmalıdır.

Cilt bakımında destekleyici ürünler

Tüm bu faydalı alışkanlıkları Blue Cap serisiyle destekleyerek cildinize bütünsel bir bakım sunabilirsiniz.

Beslenme 

Dengeli ve anti-inflamatuar özelliklere sahip bir beslenme düzeni her iki hastalık için de faydalı olabilir.

Sıkça Sorulan Sorular

Egzama ve sedef hastalığının genetik geçiş riski var mıdır?

Evet. Her iki hastalıkta da genetik yatkınlık rol oynar. Ailede egzama veya sedef hastalığı öyküsü olan kişilerde risk daha yüksektir.

Egzama veya sedef hastalığı stresle tetiklenir mi?

Evet. Stres, her iki hastalıkta da alevlenmeye neden olabilen önemli bir tetikleyicidir. Bu yüzden stres yönetimi tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır.

Egzama ve sedef hastalığında beslenmenin etkisi nedir?

Anti-inflamatuar özelliklere sahip beslenme, her iki hastalıkta da semptomları hafifletebilir. Omega-3 yağ asitleri, probiyotikler, vitamin ve mineraller açısından zengin beslenme önerilir.

Egzama ve sedef hastalığı, benzer yüzeysel belirtilere sahip olsalar da, kök nedenleri ve lezyonlarının doğası birbirinden farklıdır. Egzama, cilt bariyerinin zayıflığı ve alerjik tepkilerle daha çok ilişkilendirilirken, sedef hastalığı doğrudan bağışıklık sisteminin aşırı aktivasyonu sonucu oluşur. Her iki hastalık da uzun süreli seyir gösterir, ancak doğru tanı konulması ve kişiye uygun bir tedavi planının uygulanmasıyla belirtiler büyük ölçüde kontrol altına alınabilir. Herhangi bir cilt rahatsızlığında, kendi kendinize teşhis koymak yerine mutlaka bir dermatoloğa başvurmalı ve uzman yönlendirmesiyle hareket etmelisiniz.

Bu yazı Primum Pharma ekibinden Eczacı Arzum Çetin tarafından yazılmıştır.

Abone Ol

E-posta adresini bırakarak bültenimize ücretsiz abone olabilirsin!

DİĞER BLOGLAR