Egzama (atopik dermatit) ve sedef hastalığı
(psoriasis), kronik seyreden en yaygın cilt rahatsızlıkları arasında sayılır.
Her ikisi de kaşıntı, kızarıklık ve pullanma gibi benzer belirtiler gösterse
de, aslında farklı nedenlere ve mekanizmalara sahiptir. Bu yazımızda, egzama ve
sedef hastalığı arasındaki farkları; belirtiler ve tedavi seçenekleriyle
birlikte ayrıntılı şekilde ele alacağız.
Egzama ve Sedef
Hastalığı Nedir?
Egzama (Atopik Dermatit)
Egzama, bağışıklık sisteminin aşırı
duyarlılığı ve deri bariyerinin genetik olarak zayıflaması sonucu ortaya çıkan
kronik, kaşıntılı bir cilt hastalığıdır. Egzamanın ana mekanizması, cilt
bariyerinin bütünlüğünün bozulmasıdır. Sağlıklı bir cilt bariyeri, dış
etkenlere karşı bir duvar görevi görürken, egzama hastalarında bu duvar
zayıftır. Bu zayıflık nedeniyle alerjenler, tahriş edici maddeler ve mikroplar
kolayca cilde nüfuz eder ve bağışıklık sistemi bu duruma aşırı tepki vererek
iltihaplanmaya yol açar. Bu durum, ciltte yoğun kaşıntılı, kuru ve kırmızı
bölgelerin oluşmasına neden olur. Egzama hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Sedef Hastalığı (Psoriasis)
Sedef hastalığı, bağışıklık sisteminin hatalı
çalışarak kendi deri hücrelerini hedef almasıyla ortaya çıkan kronik ve
iltihabi bir cilt rahatsızlığıdır. Normal şartlarda cilt hücrelerinin
olgunlaşıp yenilenmesi yaklaşık 28 gün alırken, sedef hastalığında bu süreç
birkaç gün gibi çok daha kısa bir sürede tamamlanır. Hızla çoğalan bu hücreler,
cilt yüzeyinde gümüş renginde, kalın pullarla kaplı, kabarık ve kırmızı plaklar
oluşturur. Sedef hastalığı hakkında detaylı bilgiye buradan
ulaşabilirsiniz.
Egzama ve Sedef Arasındaki Farklar
Nelerdir?
Egzama ve sedef hastalığı, kaşıntı ve
kızarıklık gibi ortak belirtiler gösterebilir; ancak ikisini ayıran belirgin
farklılıklar vardır. Egzama genellikle bebeklik ya da çocukluk çağında ortaya
çıkar ve en baskın belirtisi şiddetli kaşıntıdır. Egzamaya bağlı kaşıntı, kimi
zaman kişinin uykusunu engelleyecek kadar şiddetli olabilir. Sedef hastalığı
ise genellikle erişkin dönemde, özellikle 20–40 yaş aralığında ortaya çıkar.
Kaşıntı görülebilir, ancak egzamadaki kadar baskın ve şiddetli değildir. Kaşıntı hakkında detaylı bilgiye bu yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Lezyonlar: Egzamaya bağlı cilt lezyonları
çoğunlukla düzensiz görünümde, kuru ve pullu olup sınırları belirgin değildir.
Yoğun kaşıntı sonucunda kabuklanma ya da sıvı sızıntısı gelişebilir. Sedef
hastalığında ise lezyonlar belirgin şekilde farklıdır; ciltte kalınlaşmış,
kabarık ve keskin sınırlı plaklar oluşur. En belirgin özelliği, üzerini
kaplayan gümüş rengi, parlak pullardır. Bu pullar kazındığında kanama
noktacıkları ortaya çıkabilir.
Yerleşim Alanları: Egzama lezyonları,
dirseklerin iç kısmında, dizlerin arkasında, boyunda ve el bilekleri gibi
bölgelerde daha sık görülür. Sedef hastalığı ise tipik olarak dirseklerin ve
dizlerin dış yüzeyinde, saçlı deride ve sırtın alt kısmında yerleşir. Ayrıca
Sedef hastalarında tırnaklarda çukurlaşma ve sarımsı renk değişimleri de
görülebilir.
Patofizyoloji (Hastalık Mekanizması):
Hastalıkların işleyiş mekanizmasına bakıldığında her ikisi de bağışıklık
sistemiyle bağlantılıdır; ancak ortaya çıkış nedenleri birbirinden farklıdır.
Egzama, deri bariyerinin genetik olarak zayıflaması ve alerjenler gibi çevresel
etkenlere karşı gelişen aşırı bir bağışıklık tepkisi sonucunda ortaya çıkar.
Sedef hastalığında bağışıklık sistemi yanlışlıkla deri hücrelerini hedef alır
ve bu durum otoimmün bir tepki olarak ortaya çıkar. Hücrelerin olağan yenilenme
süreci bozulur, normalden yaklaşık on kat daha hızlı çoğalmaları sonucu ciltte
karakteristik plaklar oluşur.
Egzama ya da Sedef Hastalığı Bulaşıcı
Mıdır?
Egzama da sedef hastalığı da bulaşıcı
değildir.
Egzama: Bir enfeksiyon hastalığı değildir.
Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerle ilişkilidir. Egzama lezyonlarına
dokunmak veya hasta bir kişiyle temas kurmak hastalığın size geçmesine neden
olmaz.
Sedef Hastalığı: Sedef, otoimmün bir hastalık
olduğu için kişiden kişiye fiziksel temasla veya başka yollarla bulaşmaz.
Lezyonların görünümü bazen yanlış anlaşılmaya yol açsa da, sedefli birine
dokunmak herhangi bir risk taşımaz.
Egzama ve Sedef nasıl teşhis edilir?
Egzama ve sedefin birbirine benzeyen
belirtileri nedeniyle doğru teşhis, uzmanlık gerektirir. Dermatolog, tanıya ilk
olarak hastanın şikâyetlerini dinleyerek ve aile öyküsünü sorgulayarak başlar.
Daha sonra fiziksel muayene ile ciltteki lezyonların bulunduğu bölgeleri,
görünümünü ve karakteristik özelliklerini detaylı şekilde değerlendirir.
Gerekli durumlarda kesin teşhis için biyopsi yapılabilir. Biyopsi, ciltten
küçük bir doku örneği alınıp mikroskop altında incelenmesidir. Patologlar,
uygulanan bu yöntem sayesinde egzama ile sedef hastalığının hücresel düzeydeki
farklılıklarını net biçimde ayırt edebilir.
Tedavi ve Yaşam Tarzı Düzenlemeleri
Her iki hastalık da kronik olup, tamamen
iyileşme sağlamak yerine belirtileri kontrol altına almayı hedefler. Tedavi
planı, hastalığın şiddetine, tipine ve hastanın genel sağlık durumuna göre
kişiye özel olarak belirlenir.
Egzama Tedavi ve Bakımı: Egzamanın tedavi ve bakımında temel amaç, cilt bariyerini onarmak ve
güçlendirmektir. Bu, nemlendiricilerin sık ve düzenli kullanımıyla sağlanır.
Alevlenme dönemlerinde iltihabı ve kaşıntıyı baskılamak için topikal
kortikosteroidler kullanılır. Şiddetli vakalarda ise oral steroidler,
immünsüpresif ilaçlar veya biyolojik ajanlar kullanılabilir.
Sedef Hastalığı Tedavi ve Bakımı: Hafif ve orta şiddetli sedefte topikal ilaçlar (kortikosteroidler, D
vitamini analogları, retinoidler) ilk basamak tedavidir. Orta ve şiddetli
vakalarda ise daha ileri tedavi yöntemleri uygulanır. Tedavi seçenekleri
arasında, cildin ultraviyole ışınlarıyla kontrollü şekilde ışınlanarak
bağışıklık tepkilerinin baskılandığı fototerapi, bağışıklık sistemini genel
olarak zayıflatan sistemik ilaçlar ve yalnızca belirli molekülleri hedef alan
yeni nesil biyolojik tedaviler bulunmaktadır.
Psikososyal Etkiler ve Günlük Yaşamda
Kontrol
Kronik bir cilt hastalığına sahip olmak,
sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da kişiyi yıpratır. Her iki
durumda da hastalar, görünür lezyonlar nedeniyle sosyal utanç, anksiyete,
depresyon ve özgüven kaybı yaşayabilir. Bu nedenle tedavi sürecinde psikolojik
destek almak da önemlidir.
Günlük Yaşam İçin İpuçları:
Stres Yönetimi: Hem sedef hem de egzama için
en önemli tetikleyicilerden biri strestir. Meditasyon, yoga, düzenli egzersiz
ve yeterli uyku stresi azaltmaya yardımcı olabilir.
Giysi Seçimi: Giysi tercihlerinde pamuklu ve
yumuşak dokulu kumaşların kullanılması, ciltte tahriş riskini azaltır. Sentetik
ya da yünlü kıyafetlerden uzak durmak da hassas cildin korunmasına yardımcı
olur.
Banyo Alışkanlıkları: Ilık suyla kısa süreli
banyolar tercih edilmeli, pH değeri cilde uygun temizleyiciler kullanılmalıdır.
Banyodan hemen sonra cilt nazikçe kurulanmalı ve nemlendirici uygulanmalıdır.
Cilt Bakımında Destekleyici Ürünler: Tüm bu faydalı alışkanlıkları Blue Cap serisiyle destekleyerek cildinize bütünsel bir bakım sunabilirsiniz.
Beslenme: Dengeli ve anti-inflamatuar
özelliklere sahip bir beslenme düzeni her iki hastalık için de faydalı
olabilir.
Egzama ve sedef hastalığı, benzer yüzeysel
belirtilere sahip olsalar da, kök nedenleri ve lezyonlarının doğası birbirinden
farklıdır. Egzama, cilt bariyerinin zayıflığı ve alerjik tepkilerle daha çok
ilişkilendirilirken, sedef hastalığı doğrudan bağışıklık sisteminin aşırı
aktivasyonu sonucu oluşur. Her iki hastalık da uzun süreli seyir gösterir,
ancak doğru tanı konulması ve kişiye uygun bir tedavi planının uygulanmasıyla
belirtiler büyük ölçüde kontrol altına alınabilir. Herhangi bir cilt
rahatsızlığında, kendi kendinize teşhis koymak yerine mutlaka bir dermatoloğa
başvurmalı ve uzman yönlendirmesiyle hareket etmelisiniz.